Merhaba arkadaşlar;
Nasıl giriş yapacağım konusunda gerçekten düşündüm ama bana bayağı bir standart geldi hepsi. Giriş yapmak zorunda hissettim çünkü uzun zamandır yazı yazmıyorum. Buna bir sürü sebep gösterebilirim ama hiç gereği yok, çünkü temelinde kendini doğru ayarlayamama ve hedeflerinden sapma var. Neyse şaka maka bir giriş yaptık böylece. Beni tanımayan bir çok arkadaşım vardır ama durupda burda kendimi tanıtmaya çalışmam biraz ayıp olur o yüzden gevezeliği bırakayım ve konumuza başlayalım.
Ele alacağım konu başlıktanda anlayabileceğiniz gibi ABS (Anti Blocking System - Anti Blokaj Sistemi) ile cep telefonları arasındaki ilişki. Bu konu zaten bir şehir efsanesidir, dilden dile anlatılır. Kaza yapmış olduğu söylenen otobüsler, fren diskleri nar gibi olan araçlar, freni patlayan kamyonlar vs vs. Liste böylece uzayıp gider. Bu efsanelere bir parantez açıp ABS nin nasıl çalıştığını size kısaca anlatmak isterim.
ABS yakın sayılabilecek bir zamanda (mekanik teknoloji için konuşuyoruz) geliştirildi. Aktif güvenlik önlemleri arayışı içinde önemli bir nokta üzerinde duruluyordu hep. Tehlike anında yapılan ani frenajlarda araca yön veren tekerlekler kilitlenir ve araca yön veremezsiniz. ABS bu anda devreye girer ve araca yön verebilmenizi sağlar.
Bu muhtemelen zaten bildiğiniz bir yönü ABS'nin. Ancak genellikle bilinmeyen bir yönü daha var. Fizik okumuş ya da liseden ilgilenmiş arkadaşlarım hatırlayacaktır "statik sürtünme kuvveti , dinamik sürtünme kuvvetinden daha yüksektir". Peki bunun ABS ile ne ilgisi var diyebilirsiniz. Şöyle bir ilgisi var:
Size normalde tekerlekler dönerken kuvvet dinamikmiş gibi gelebilir. Şimdi bir kutu düşünün yerde sürüklemeye başlayacaksınız. İlk başlarkenmi zorlanırsınız yoksa başladıkdan sonra dahamı kolaydır? Tabiiki her ikiside. çünkü başlangıçtan sonra kuvvet dinamik sürtünme halini almıştır.
Şimdi lastiğin dönel hareketini düşünün. Tamam hareket ediyor ama dikkat ettiğinizde aslında lastik yüzeyi ile yol yüzeyi arasında bir dinamik sürtünme hareketi yok. Anlık duruyor gibi sürekli. Tekerlek kilitlendiğinde ise lastik yol yüzeyi üstünde tıpkı az önceki kutu örneği gibi dinamik olarak kaymaya başlıyor.
İşte ABS bu yönü ile de fren mesafesini (frene bastığınızda durabildiğiniz mesafe) kısaltmış oluyor.
Şimdi ABSnin parçalarına bir göz atalım...
Resim kaynağı: HowStuffWorks
Bir adet "Beyin" diye tabir edilen ECU (Electronic Control Unit - Elektronik Kontrol Ünitesi), Dingil sayısının iki katı kadar manyetik hız sensörü ve fren sisteminin yapısına bağlı olarak (Pnömatik yada hidrolik) modulatörler (Akışkan kontrolünü sağlayan valf sistemleri).
Sistemin basit işleyişi ise şu şekilde; araç hareket halinde iken her bir tekerlekden hız sensörleri vasıtasıyla tüm tekerleklerin hızları alınır. Makine mühendisi arkadaşlarım bilirler tekerlek hızları birbirinden araç düz gitmediği sürece hep farklıdır. Ancak bu çok büyük bir fark değildir.
Kontrol ünitesi tekerleklerden bir yada bir kaçının "0" yada sıfıra yakın bir hızda bulunduğunu gördüğü an o tekerlerği kontrol eden modulatörü kullanarak fren basıncında dalgalanmalar oluşturur. Bu o anda gerekli basıncı orjin olarak alan daha yüksek ve alçak basınçlardır. Bunu basit bir kare dalga grafiği gibi düşünebilirsiniz.
İşte ABS devreye girdiğinde duyduğunuz "DIGI DIGI DIGI" sesleri bunlardır. ABS statik sürtünmeyi işte burada iyi kullanır. Çünkü atalet momentinden (eylemsizlik) dolayı daha büyük bir basınç uygulandığı halde lastik kilitlenecek zamanı bulamadan ABS uyguladığı basıncı normalin altına çeker. Böylece lastik kilitlenmediği halde daha yüksek bir enerji ısıya çevrilmiş olur.
"Peki tamam. Buraya kadar herşey iyi güzel. Eee cep telefonu diyorduk hala devreye girmedi?" diyorsunuz ve haklısınız.
ABS nin bu anlattığımız sistemi maalesef herzaman böyle tıkır tıkır yürümez. Bir çok insan ABS nin "beyni" etkileniyor tabiri ile Cep telefonlarının Kontrol ünitesi ile interferans oluşturduğunu zanneder. Maalesef konu bu değildir. Bu kontrol üniteleri manyetik alanlardan çok iyi korunmuştur, tabii abartı olmadıkları şartıyla.
Ve evet işin can alıcı noktası: Az önce parça listesini sayarken özellikle bir parçanın adını tam yazdım. "Manyetik hız sensörü". Kilit parçamız bu arkadaşlar. Evet cep telefonumuz devreye girsin ve neler oluyor bir bakalım...
Normalde bir manyetik parçanın diğerinden etkilenebilmesi için rezonans halinde olması gereklidir (yada en azından yansımaları ile). Cep telefonları bildiğiniz üzere 900 MHz ve 1800 Mhz dir (ülkemizde 1900 kullanılmadığı için belirtmedim). Peki tekerlek hızlarını ölçen manyetik atımların frekansı bu seviyedemidir? Hayır. Bu seviyede değildir.
Ancak walkmen dinlerken yada televizyon seyrederken telefonunuz çaldığında duyduğunuz cızırtıları anımsayın. "Cızzzzt dozzzzt cazır cuzur". Biz duyabildiğimize göre bu parazitlerin frekansı 22 KHz'den daha aşağıda olmalı. Demekki bir diğer ayrıntımız daha var.
GSM teknolojisinde taşıma frekansı baz alınarak (900 yada 1800 MHz) bilgiler paketler halinde gönderilir. İşte bu paket halindeki bilgiler bir zarf (envelope) oluşturarak düşük frekans paraziti oluştururlar. Duyduğumuz ve sistemleri etkileyen parazit işte budur.
Bu parazit zaten çok düşük manyetik alanla çalışan hız sensörlerinede etkir ve ABS ECU o tekerlekden gelen hız bilgisini yanlış algılar. Tam parazit etkiliykende frene basıldığında dengesiz bilgilerden dolayı kararsız bir frenaj yapar ve sonuçlar pek tahmin edilemezdir. Tekerler sürekli kilitlenmiş gibi gözüküp sürekli baskı altında kalarak balataları yakabilir yada yürüyormuş gibi diğer tekerleklerle doğru çalşamaz ve araca hatalı yön vererek takla atmasına bile yol açabilir.
Dikkat ettiyseniz problem frenajda ortaya çıkıyor. Diğer zamanlarda o kadarda etkili değil. Değilmi? Acaba öylemi? Maalesef hayır. Etkili ancak ABS nedeniyle değil. Problem ASR!...
ASR (Anti Spin Recovery - Anti Patinaj Sistemi) genellikle ABS sistemleri ile iç içedir. Çünkü aynı modulatör ve sensörleri kullanır ve ABS ile benzer bir çalışma prensibine sahiptir. Ancak ASR ABS gibi tekerleğin kilitlenip kilitlenmediğine değil tekerleğin patinajda olup olmadığına bakar. Genellikle patinajda kalan tekerlekler çekiş tekerlekleridir. Bu yüzden bazı ASR sistemlerinde difransiyel için ayrıca bir modulatör bulunabilir.
ASR, ABSden farklı olarak sürekli devrededir. ABS ise sadece frenajda devreye girer. ECU (Artık ECU lar hem ABSyi hem ASRyi içeriyorlar) bir tekerleğin diğerlerinden çok daha farklı bir hızda döndüğünü görürse o tekerlek diskine tıpkı ABS gibi baskı yaparak kararlı bir biçimde hareket etmesine çalışır. Bunu yaparken ASR kontrol ünitesi genellikle Motor kontrol ünitesine bilgi göndererek Torkunu düşürmesini ister. Ek olarak bu aşamada difransiyel modulatörü TCS (Traction Control System - Çekiş Kontrol Sistemi) sistemi için devreye girebilir. Bu yine genellikle lüks arabalardaki kalkış "DIGI DIGI" larını açıklar.
İşte cep telefonu kullandığınızda en tehlikeli şey budur. Bir hız sensörü (yada duruma göre birkaçı) aşırı etkilenir ve kontrol ünitesine hatalı bilgi gönderir. Araç gayet normal yol aldığı halde kontrol ünitesi o etkilenen tekerleği durduk yere kontrol altına almaya çalışır ve sürekli disklere baskı uygulayar. Buda balataların ve diskin haddinden fazla ısınmasına ve sonuçta sürtünme katsayısının büyük bir bölümünü kaybetmesine yol açar ve artık frenler güvensizdir.
Bu senaryo her zaman böyle olmaz ancak sistemlerin bu şekilde etkilendiğide bir gerçektir. Üreticiler artık bu sistemlerin etkilenmemesi için sensörler ve sensörlerin üzerinde bulunduğu yataklar üzerinde çalışmaktadır.
Hayatınız için hiç bir zaman risk almaya değmez. "Ehehehe , muavine çaktırmadan nasıda telefonu kullanıp hatuna mesaj çekiyom ohbe!" şeklinde düşünen yada düşünecek arkadaşlar varsa da bidaha gelipde benim yazılarımı okumaya kalkmasın
Fena bozuşuruz bak önceden söyleyim...
Herkese güzel ve ABS'nin devreye girmeyeceği günler diliyorum.